Ripple ve SEC'nin uzun süredir devam eden davası sona ermek üzere, "menkul kıymet savaşı"nda kim galip gelecek?

Son zamanlarda, kripto para dünyasında Ripple ile SEC arasındaki davanın bu yıl Haziran veya Temmuz ayında sona erebileceğine dair haberler dolaşıyor. İki yıldan fazla süren bu hukuki savaş sadece Ripple'ın geleceğini değil, aynı zamanda ABD kripto para düzenleme yapısını da derinden etkileyebilir.

Bu haberin etkisiyle, XRP fiyatı geçen hafta önemli bir artış gösterdi. Ancak bu hafta XRP fiyatı, Mart ayından bu yana beklenmedik bir şekilde en düşük seviyeye düştü. Açıkça, bu süregelen dava XRP'nin hareketlerini etkileyen anahtar faktör olmuştur. Davanın sona ermesine yaklaşırken, piyasa duygusu giderek daha istikrarsız hale geliyor ve yatırımcılar bu uzun mücadelenin gidişatı ve olası sonuçlarına daha fazla odaklanıyor.

Ripple ve SEC'nin Üç Yıllık Dava Süreci

Bu anlaşmazlık, Aralık 2020'ye kadar uzanmaktadır; o zaman SEC, Ripple'ı federal menkul kıymetler yasasını ihlal etmekle suçladı. SEC, Ripple şirketinin ve kurucularının XRP satışından elde ettikleri kazançların menkul kıymet ticareti oluşturduğunu düşünüyor, ancak Ripple, XRP'yi menkul kıymet olarak kaydettirmedi. Federal menkul kıymetler yasasına göre, tüm menkul kıymetlerin ihraç ve satışı, dijital varlıklarla ilgili menkul kıymetler de dahil olmak üzere, belirlenen kurallara göre kaydedilmesi veya muafiyet alınması gerekmektedir.

2019 yılında, SEC Howey testi temelinde dijital varlıkların menkul kıymet olup olmadığını belirlemek için bir çerçeve yayınladı. SEC'in görüşü, eğer bir dijital para biriminin gelişimi belirli bir şirketin çabalarına bağlıysa ve yatırımcılar bunun üzerinden kâr elde etmeyi bekliyorsa, o dijital para biriminin menkul kıymet olarak değerlendirilmesi gerektiğidir. Aksine, eğer bir dijital para birimi yeterince bağımsız ve merkeziyetsizse, herhangi bir katılımcı onun işleyişini etkileyemez ve yatırımcılar kâr beklentisine sahip değilse, o menkul kıymet kategorisine girmez.

Açıkça, bu çerçeve içinde XRP gibi merkezi para birimlerinin menkul kıymet olarak kolayca sınıflandırılabileceği görülmektedir. Ancak, Ripple, XRP'nin sınır ötesi ödeme aracı olarak menkul kıymet olarak görülmemesi gerektiğini savunuyor.

Bundan sonra, her iki taraf uzun süreli bir hukuki mücadelenin içine girdi ve tartışmanın merkezinde her zaman "XRP menkul kıymet midir?" sorusu yer aldı. Bu yıl Mart ayına kadar her iki taraf da kendi pozisyonlarını savunmaya devam etti.

SEC başkanına göre, SEC'nin hangi dijital varlıkların menkul kıymet olduğunu belirleme yetkisi var, bunu belirlemek için yasama yoluna gitmesine gerek yok. Mevcut menkul kıymet yasalarının kripto pazarındaki çoğu faaliyeti kapsadığını belirtti. Ancak Ripple CEO'su, böyle bir kararın SEC başkanının kişisel görüşüne değil, yasama temelinde verilmesi gerektiğini savunuyor.

Neden tartışmalar bu kadar uzun sürüyor?

Bu yıllardır süren tartışmanın merkezinde "XRP'nin ihracı satış amacıyla mı yapıldı" sorusu var. Daha geniş bir açıdan bakıldığında, tarafların tartışması "bir dijital varlığın menkul kıymet olup olmadığına kimlerin karar verme yetkisi olduğu" konusunu da kapsıyor. Kripto şirketleri ve borsaları için bu, önemli bir çıkar meselesi; Amerikan düzenleyici kurumları için ise bir güç mücadelesi. Bu çatışmanın sonucu, gelecekteki Amerikan kripto düzenlemesini şekillendirecek ve genel kripto pazarının yönünü etkileyecek.

Ripple'ın uluslararası ödeme hizmetleri iki ana hatta ayrılmaktadır: biri XRP'yi kapsar, diğeri kapsamaz. Ancak yalnızca XRP'yi içeren iş hattı gerçekten kârlıdır. Bazı görüşler, Ripple'ın XRP'nin likidite ödeme teknolojisini (ODL) pazarlayarak hızlı bir büyüme sağladığını savunmaktadır. Bu noktada, Ripple'ın CTO'su şirketin amacının yalnızca XRP'nin yaygın kullanımını sağlamak olduğunu, kâr amacı gütmediğini öne sürmektedir.

SEC başkanının kripto para endüstrisine karşı tutumu son derece sert; sektörü uyum sağlama konusunda eleştiriyor ve stabil coinlerin düzenlenmesiyle ilgili endişelerini dile getiriyor. Dijital varlık pazarının yatırımcıların çıkarlarını korumak ve kamuoyunun sermaye piyasalarına olan güvenini sağlamak için daha sıkı bir denetime ihtiyaç duyduğunu ısrarla savunuyor. Ripple ise, XRP'nin menkul kıymet olarak sınıflandırılması durumunda sıkı düzenlemelerle karşılaşacakları ve bunun kripto yeniliklerini engelleyebileceğinden endişe duyuyor.

Kimin şansı daha büyük?

XRP'nin fiyat dalgalanmaları, bir ölçüde yatırımcıların davanın sonucuna dair beklentilerini yansıtıyor. Daha önce Ripple'ın davayı kazanma olasılığına dair raporlar çıkmıştı ve XRP, hemen ardından 24 saat içinde %20'den fazla yükseldi. Bazı sektör uzmanları, Ripple'ın davada kazanma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyor, bu da XRP fiyatının artışını tetikledi.

Ancak, davaya katılan avukatlardan bazıları, bu davanın berabere bitebileceğini düşünüyor. Çünkü SEC'in kendi uzmanları, 2018 yılının ortasından bu yana Bitcoin ve Ethereum'un fiyat hareketlerinin XRP fiyat değişimlerinin %90'ına kadarını açıklayabileceğini kabul etti. Bu, SEC'in Ripple Labs'ın yüksek oranda XRP bulundurmasının XRP'nin merkeziyetçi bir menkul kıymet olduğu görüşüyle çelişiyor.

Önümüzdeki birkaç hafta içinde bu davanın nihai kararının açıklanması bekleniyor. Bununla birlikte, XRP topluluğu mevcut duruma karşı iyimserliğini koruyor. Regülatörlerin tutumundaki tutarsızlıklar göz önüne alındığında, hakimin SEC'in görüşünü tamamen desteklemesinin pek olası olmadığına inanıyorlar.

Sonuç ne olursa olsun, bu üç yıl süren hukuki tartışma, kripto para endüstrisi üzerinde derin bir etki yaratacak ve gelecekteki düzenleyici uygulamalar için önemli bir referans sağlayacaktır.