Son günlerde, uluslararası arenada İran nükleer sorununa dair bir diplomasi mücadelesi hızla devam ediyor. Çok sayıda kaynak, ABD ile Avrupa'nın üç ülkesinin diplomatik yetkililerinin İran nükleer protokolü müzakerelerinde konsensüs sağladığını ve müzakerelerin son tarihini ağustos ayı sonu olarak belirlediklerini bildiriyor. Bu karar, kuşkusuz İran üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve uzun süredir çıkmazda olan İran nükleer sorununa dair müzakerelere yeni bir değişken ekledi.
Edinilen bilgilere göre, ABD Dışişleri Bakanı, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdi. Dört ülke, Ağustos ayı sonuna kadar İran ile yeni bir nükleer protokol üzerinde anlaşmaya varma konusunda mutabık kaldı. Bu zaman diliminin seçimi stratejik bir anlam taşıyor, çünkü o tarihe kadar önemli bir ilerleme kaydedilemezse, Avrupa'nın üç ülkesi 'hızlı geri dönüş' mekanizmasını başlatmaya hazır durumda.
Sözde 'hızlı geri yükleme' mekanizması, aslında bir diplomatik baskı aracıdır. Bir kez devreye girdiğinde, 2015'teki nükleer anlaşma çerçevesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kaldırılan tüm yaptırımların 30 gün içinde yeniden yürürlüğe girebileceği anlamına gelir. Bu, İran ekonomisi üzerinde kesinlikle ağır bir darbe yaratacak ve ülkeyi nükleer meselede taviz vermeye zorlayacaktır.
Önemli bir nokta, Avrupa ülkelerinin Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dönem başkanlığını üstlenmeden önce bu süreci tamamlamak istemeleridir. Bu zamanlama, Batılı ülkelerin jeopolitik oyunlarındaki titiz hesaplamalarını yansıtmakta ve olası diplomatik engelleri önlemeye çalışmaktadır.
İran nükleer sorununun karmaşıklığı tartışmasızdır, bu sadece Orta Doğu bölgesinin barış ve istikrarıyla ilgili değil, aynı zamanda küresel enerji piyasası ve uluslararası güvenlik düzenini de etkilemektedir. Herkesin çıkarlarının iç içe geçtiği bir bağlamda, önümüzdeki bir aylık müzakerelerin seyri uluslararası toplumun yakından takip edeceği bir odak noktası haline gelecektir. Sonuç ne olursa olsun, bu diplomatik çekişmenin küresel siyasi ve ekonomik düzen üzerinde derin etkileri olacaktır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
11 Likes
Reward
11
9
Repost
Share
Comment
0/400
SerumSquirrel
· 07-18 23:17
Ne olduğunu umursama, petrol fiyatları yükseliş gösteriyor.
View OriginalReply0
IronHeadMiner
· 07-18 22:30
Yine çılgınca yaptırımlar başlıyor.
View OriginalReply0
StakeHouseDirector
· 07-18 04:25
Yine hızlandırma oynuyorlar.
View OriginalReply0
EthMaximalist
· 07-15 23:50
Batı'nın İran'ı avlaması mı?
View OriginalReply0
FundingMartyr
· 07-15 23:50
Yine baskı yapıyorlar, yine yaptırım uyguluyorlar. Amerikalıların bu tuzağı artık canım sıkıldı.
View OriginalReply0
HashBandit
· 07-15 23:46
bruh bu, 2018 madencilik rigimin elektrik faturasından daha sert vuruyor.
View OriginalReply0
RektDetective
· 07-15 23:42
Büyük oyunda sadece küçük bir taş.
View OriginalReply0
OvertimeSquid
· 07-15 23:41
Yine hem gizli hem de açık planlar, beni bıktırdı.
Son günlerde, uluslararası arenada İran nükleer sorununa dair bir diplomasi mücadelesi hızla devam ediyor. Çok sayıda kaynak, ABD ile Avrupa'nın üç ülkesinin diplomatik yetkililerinin İran nükleer protokolü müzakerelerinde konsensüs sağladığını ve müzakerelerin son tarihini ağustos ayı sonu olarak belirlediklerini bildiriyor. Bu karar, kuşkusuz İran üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve uzun süredir çıkmazda olan İran nükleer sorununa dair müzakerelere yeni bir değişken ekledi.
Edinilen bilgilere göre, ABD Dışişleri Bakanı, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdi. Dört ülke, Ağustos ayı sonuna kadar İran ile yeni bir nükleer protokol üzerinde anlaşmaya varma konusunda mutabık kaldı. Bu zaman diliminin seçimi stratejik bir anlam taşıyor, çünkü o tarihe kadar önemli bir ilerleme kaydedilemezse, Avrupa'nın üç ülkesi 'hızlı geri dönüş' mekanizmasını başlatmaya hazır durumda.
Sözde 'hızlı geri yükleme' mekanizması, aslında bir diplomatik baskı aracıdır. Bir kez devreye girdiğinde, 2015'teki nükleer anlaşma çerçevesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kaldırılan tüm yaptırımların 30 gün içinde yeniden yürürlüğe girebileceği anlamına gelir. Bu, İran ekonomisi üzerinde kesinlikle ağır bir darbe yaratacak ve ülkeyi nükleer meselede taviz vermeye zorlayacaktır.
Önemli bir nokta, Avrupa ülkelerinin Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dönem başkanlığını üstlenmeden önce bu süreci tamamlamak istemeleridir. Bu zamanlama, Batılı ülkelerin jeopolitik oyunlarındaki titiz hesaplamalarını yansıtmakta ve olası diplomatik engelleri önlemeye çalışmaktadır.
İran nükleer sorununun karmaşıklığı tartışmasızdır, bu sadece Orta Doğu bölgesinin barış ve istikrarıyla ilgili değil, aynı zamanda küresel enerji piyasası ve uluslararası güvenlik düzenini de etkilemektedir. Herkesin çıkarlarının iç içe geçtiği bir bağlamda, önümüzdeki bir aylık müzakerelerin seyri uluslararası toplumun yakından takip edeceği bir odak noktası haline gelecektir. Sonuç ne olursa olsun, bu diplomatik çekişmenin küresel siyasi ve ekonomik düzen üzerinde derin etkileri olacaktır.